bizosmanliyiz-1299
  Cem Sultan
 
Cem Sultan (1459 - 1495), Fatih Sultan Mehmet'tin en küçük oğludur, 23 Ocak 1459 tarihinde Edirne Sarayı'nda dünyaya geldi. Doğum haberi Fatih'e Yunanistan seferine giderken ulaştı. Cem, dört yaşına geldiğinde çeşitli hocalardan dersler almaya başladı. Bu eğitim on yaşına kadar sarayda devam etti. Rumca dâhil bazı dilleri mükemmel öğrendi. Önce Kastamonu Sancakbeyliği'ne daha sonra da Konya Valiliği'ne tayin edildi. Dönemin ilim ve kültür merkezi olan Konya'da üç yıl kaldı.

Cem Sultan 22 yaşındayken 3 Mayıs 1481'de Fatih Sultan Mehmet'in ölümü üzerine Amasya'da bulunan Şehzade Bayezid ve Konya'da bulunan Cem Sultan'a haberciler gönderildi. Veziriazam Nişancı Karamanî Mehmet Paşa, sultanın vefatını bir süreliğine gizlemeye çalışmışsa da bunu başaramamıştı. Duruma kızan Yeniçeriler ayaklanıp sadrazam Karamanlı Mehmed Paşa'yı öldürdüler ve Şehzade Bayezid'in, İstanbul'da bulunan oğlu Korkut'u saltanat naibi ilan ederek onu taht'a çıkardılar.Ancak Cem Sultan'a gönderilen haberci, yolda Şehzade Bayezid'in kayınbabası ve Anadolu Beylerbeyi olan Sinan Paşa tarafından yakalandı ve öldürulmesi neticesinde Cem Sultan haberi aldığında iş işten geçmiş, en büyük destekçisi sadrazam Karamanlı Mehmed Paşada yeniçerilerin isyanıyla öldürülmüştü.. Cem Sultan, babasının vefatını dört gün sonra öğrenebildi. Şehzade Bayezid, İstanbul'a varır varmaz devlet idaresini eline aldı.

Bütün bunlardan sonra Cem Sultan, babasının meşhur Kanunnâme'sine koydurttuğu "Her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola karındaşlarını nizâm-ı âlem için katletmek münasiptir. Ekser ulemâ dahi bunu tecviz etmişlerdir..." hükmü gereği öldürüleceğinden emin olduğundan, Konya civarında toplandığı bir miktar askerle Bursa'ya doğru ilerledi. Cem Sultan 4000 kadar askeriyle birlikte 27 Mayıs 1481'de İnegöl önlerine geldi. Sultan İkinci Bayezid, Ayas Paşa idaresindeki bir orduyu Cem Sultan'ın üzerine gönderdi. 28 Mayıs'ta yapılan savaşı kazanan Cem Sultan Bursa'da padişahlığını ilan etti. Kendi adına hutbe okutarak para bastırdı ve çeşitli fermanlar yayımladı. Bu saltanatı ancak yirmi gün sürmüştür.

Sultan II. Bayezid'e gönderdiği arabulucularla kendisinin Anadolu'da, Sultan Bayezid'in de Rumeli'de padişah olmasını ve Osmanlı topraklarını eşit olarak paylaşmayı teklif etti, kan dökülmemesini talep etmiş, Bayezid buna "Hükümdarlar arasında akrabalık yoktur." şeklindeki Arap atasözüyle karşılık vermişti.

Bundan sonra taraflar daha üstün ve avantajlı duruma sahip olabilmek için gayret göstermişler ve Sultan II. Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan'ın üzerine yürüdü. Yenişehir Ovası'nda 20 Haziran 1481 tarihinde yapılan savaşı kaybeden Cem Sultan, Konya'ya geldi. Ancak Gedik Ahmet Paşa komutasındaki kuvvetlerin takibi sürünce, Cem Sultan yanına ailesini de alarak Osmanlı topraklarını terk ederek Adana, Halep,Kahire'ye, ve oradan da Hac mevsiminde Hicaz'a gitti

Cem Sultan, hacca giden tek 'Osmanoğlu'dur. Başka hiçbir padişah veya şehzade hacca gitmemiştir. Orada yazdığı şiirlerinde saltanat kavgasından tamamen vazgeçtiği, hac farizasını yerine getirmenin verdiği iç huzuru taç ve tahta bile değişmek istemediği görülür. Hac'dan sonra tekrar Kahire'ye gelen Cem Sultan, çeşitli telkin ve tahriklerle yeniden talihini denemek istedi. 27 Mayıs 1482'de Konya'yı kuşatan Cem Sultan, Sultan İkinci Bayezid'in yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırarak Ankara'ya gitti. Oradan da tekrar Mısır'a gidecekti, ancak yollar tutulmuştu. 2. Bayezid bu defa Cem Sultan'a bütün masraflarının karşılanması şartıyla Kudüs'te ikamet etmesini teklif etti; ancak bu teklif reddedildi. Başta Karamanoğlu Kasım Bey olmak üzere etrafındaki bazı kimseler saltanat mücadelesine Rumeli'de devam etmesi tavsiyesinde bulundular. Rumeli'ye geçmek için de Rodos şövalyelerinin gemileri kullanılacaktı. ağabeyi Sultan II. Bayezid'den bir mektup aldı. Bu mektupta, padişahlıktan vazgeçtiği takdirde kendisine bir milyon akçe ödeneceği belirtiliyordu.

Bu sırada Rodos şövalyelerinden Pierre d'Aubusson onu Rodos'a davet etti. Rodos'a gelindiğinde (30 Temmuz 1482) Saint Jean şövalyelerinin reisi d'Aubusson ile varılan anlaşmaya göre şövalyeler Cem Sultan'a yardım edecekler, karşılığında Rodos'tan alınan adalar geri verilecek, daimî bir sulh olacak ve masraflarına karşılık 150 bin altın alacaklardı. d'Aubusson bu anlaşmayı yaparken Avrupa kralları ve Papa'ya da mektuplar göndererek Cem'in Rodos'da olduğunu, durumdan istifade ile bir haçlı ordusu meydana getirilmesini ve Türklerin Avrupa'dan çıkarılmasını teklif etmekteydi. Bu kıymetli rehinenin muhafaza edilmesi için de Fransa'nın uygun olduğunu müzakere etmekteydiler. Sultan Bayezid ise şövalyelere her yıl 45 bin düka altını vermek üzere bir anlaşma yaptı. Cem Sultan'ın Fransa'ya gönderilme kararı alınmasına rağmen hâlâ o, Rumeli'ye geçme plânları yapmaktaydı. Rodos'tan Sicilya'ya oradan Nis Limanı'na gelindi ve bir süre kalındı. Cem Sultan'ın Fransa'dan başka bir ülkenin eline geçmesini Osmanlı Devleti açısından sakıncalı gören Sultan II. Bayezid, Fransa'ya bir elçi gönderek Cem Sultan'ın Fransa'da tutulmasını istedi.

Dük ile dostluğu şövalyeleri rahatsız ettiğinden önce Lyon daha sonra da Pouêt adlı kaleye getirildi. Burada Sultan Bayezid'in elçisi Cem Sultan'la görüşmek istedi ise de, bu mümkün olmadı. Yeniden yapılan bir anlaşma ile Cem Sultan'ın Papaya [[VIII. Innocentius] teslim edilmesine karar verilince şehzade yeniden yollara düştü. Böylelikle Cem Sultan'ın Fransa macerası 6,5 yıl sürmüş oldu. Marsilya yolu ile Tolon'a oradan da 14 Mart 1489 günü Roma'ya gelerek Papa ile görüştü. Cem Sultan'ı kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII. Innocentius idi.Papa, Cem Sultan'ı bahane ederek Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda başarılı olamayınca Cem Sultan'a Hıristiyan olma teklifinde bulundu. Ancak Cem Sultan bunu kesinlikle reddetti.Cem Sultan'ın tek arzusu Mısır'da bıraktığı annesi ve çocuklarına kavuşmaktı. Ancak Papa'nın başka plânları vardı. Çeşitli tekliflerde bulundular. Cem Sultan bunları "din-i mübin-i İslâma ihanet edemeyeceği ve dinini cihan saltanatına değişmeyeceği" cevabıyla geri çevirdi.

Roma'da 5 yıl 11 aydan fazla kalındı. Başta Macaristan Kralı olmak üzere Memlûklu Sultanı ve diğerlerinin Cem Sultan'la ilgili talepleri Papa'yı çok zor durumda bıraktı. Bu sırada hem Cem Sultan'a hem de Papa'ya suikast teşebbüsleri olmaktaydı. Fransa Kralı 8. Charles'in ısrarlı talepleri üzerine, Cem ona teslim edilmek üzere Napoli'ye doğru yola çıkıldı. Ancak yolda fenalaştı. Muhtemelen teslimden önce Papa tarafından zehirlenmişti. Uygulanan bütün tedavi yöntemleri netice vermeyince şehzade, "Ailesinin Mısır'dan İstanbul'a getirilip gözetilmesi, kendisine hizmet edenlerin memnun edilmesi ve ölüsünün mutlaka Osmanlı ülkesine getirilmesi" şeklindeki vasiyetini yazdırdı. Sultan Cem`in Roma halkının fakirlerine para vermesi henüz insan sevgisinin tam oturmadığı Avrupa`da Cem Sultan'ın bu hareketi taraftar toplama olarak karşılandı.
Cem Sultan ve kardeşi Mustafa'nın Bursa'daki Türbeleri

Cem Sultan vakası Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayezid'in Timur'un elinde esir düşüp, demir kafese hapsedilmesinden sonra ikinci büyük hadisedir. Rumeli'den tekrar Osmanlı topraklarına gelmek isteyen Cem Sultan, 14 yıl esir hayatı yaşadı. En son Papa'nın elinden Fransız Kralı tarafından kurtarılmış, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendiği için bir hafta içinde yolda vefat etmiştir.

Cem Sultan'ın bakım masrafları için Papa, Sultan İkinci Bayezid'den yılda 40.000 altından fazla para kopartmayı başarmış, Cem Sultan'ı serbest bırakma tehditleriyle de Osmanlı fetihlerini durdurmuştu. Bu olay ileride Şehzade katli için de önemli bir mesnet teşkil etmiştir.

Cem Sultan, 25 Şubat 1495'de vefat etti. Ağabeyi Sultan II. Bayezid bu olaya üzüldüğü söylenemez. Ne de olsa dönemin Papa'sı Alexander Borgia'ya yazdığı mektubunda şöyle demiştir; "kardeşinin er geç öleceğine göre kafirler arasındaki yaşamı cehennemi bir acı olduğuna göre Papa hazretleri onu bu yıllanmış çileden kurtarıp daha iyi daha adaletli bir dünyaya geçmesini sağlayabilirler." Ayrıca cesedi getirenlere elden üçyüz bin duka verileceğini de Bayazıt mektubunda belirtmiştir. Burada ki önemli noktalardan birisi ve belki de en mühimi de, o zamanın en büyük imparatorluğunun hükümdarının, hristiyanlığın en kutsal adamına cinayete karşılık bahşiş teklif etmesi ve sonuçta o kutsal adamın da bunu yerine getirmesidir. Daha sonra Bayazıt Cem Sultan'ın naaşı için para vermeyi reddetmiştir. Bunun üzerine Cem Sultan'ın naaşı uzun süre alıkonmuştur. 1499 senesinde Bayazıt ilginç bir şekilde Cem Sultan'ın naaşı için Napoli'ye savaş ilan etmiştir ve donanma hareket etmiştir. Bunun üzerine Napoli Cem Sultan'ın naaşını bir gemiye yükleyerek Osmanlı'ya teslim etmişlerdir. . Şehzade Cem'in naaşı Bursa'da büyükbabası Sultan Murad'ın yaptırdığı caminin bahçesine kardeşi Mustafa'nın yanına gömülmüştür. Böylelikle Cem Sultan'ın Mısır'dan başlayan macerası 14 yıl sürmüş ve hüzünlü bir şekilde neticelenmiştir.

Vefatından 4 yıl sonra 1499 yılının Ocak ayında Cem Sultan'ın cenazesi Osmanlı topraklarına getirilerek Bursa'da kardeşi Şehzade Mustafa'nın yanına gömüldü.Çocukları için aynı şey söylenmez. Onlar bağnaz muhitte vaftiz edildiler ve de vaftiz edilen torunların bir kısmı Kanuni Süleyman’ın Rodos kuşatmasında şövalyelerin yanındaydı. Kuşatma “vira” ile bittiği ve herkes kaleyi serbestçe terk ettiği halde şövalyeler Cem’in soyuna yaptıkları son bir ihanetle onları padişahın eline bıraktılar. Tanassur eden Müslümanlar katledilir, öyle oldu.Asırlar sonra dahi Avrupa’da kalan bir-iki torunun soyundan gelenleri, bugünün Osmanlı hanedanı Cem Sultan’ın torunları ve kuzen olarak tanıyor ama aralarına almayı kabul etmiyorlar.

Cem Sultan’dan kalan Bursa’daki türbe ve Topkapı Sarayı’ndaki tılsımlı gömlek. Her şehzadeye koruyucu olarak hazırlanan bu pahalı gömleği giymesi hiç nasip olmamış.
Şairliği

Sultan şâirler arasında şiirlerinde şahsî duygularını ifade etmede en başarılı sayılan şair, hiç şüphe yok ki Cem Sultân (1459-1495)'dır. Şiir ve edebiyatla çok küçük yaşlardan beri meşgul olmuş bir şehzâde olan Cem'in çevresinde, adına "Cem şâirleri" denen bir grup şâir bulunmuştur. Cem Sadisi, Haydar Bey, Sehâî, Kandî, Şâhidî gibi dönemin ünlü şairlerinden oluşan bu gruptan bazı şâirler, Cem'i gurbette de yalnız bırakmamışlardır. Cem Sultan, şiirlerinde yaşadığı sıkıntıları, oldukça duygulu bir anlatımla dile getirir: Cem Sultan, iyi bir divan şairidir ve birisi Farsça diğeri Türkçe olmak üzere iki divanı vardır.Divan’ı ve Hüsrev ü Şirin adlı mesnevisi vardır. Divan’ı baştan sona neredeyse hüzünle doludur. Cem Sultan’ın şairliği ile ilgili olarak şu kaynaklara bakılabilir.

- İ. Halil ERSOYLU (1989). Cem Sultan’ın Türkçe Divan’ı
- Muhammet KUZUBAŞ (2006)
 
  Bugün 19 ziyaretçi (119 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol